Fantastic Four: Rise of the Silver Surfer
Büyük ihtimalle daha önce belki onlarca kez, 'İşte berbat edilen bir film oyunu daha' temalı giriş yazıları okumuşsunuzdur. Aslında sebebinin ne filmlerde ne de oyunlarda olduğunu düşünmüyorum pek. Filmler film olarak, oyunlar da oyun olarak kalmalıdır. Bence esas suçlu, para hırslarının kurbanı olup taşın suyunun suyunu çıkarmaya çalışan yapımcılar. Film hâlindeyken inanılmaz derecede güzel olan Fight Club'ı oyuna çevirip rezil eden, her Spider Man veya Harry Potter filmine ayrı oyun yapıp hepsini batıranlardan bahsediyorum. Aynı zihniyetin yeni numarasıyla karşı karşıyayız: Fantastic Four: Rise of the Silver Surfer.
Senin gücün ancak kurt adamlara yeter
süper kahraman hikâyelerinin temaları genelde sevgili gezegenimiz Dünya'yı, korkunç, ürkütücü, tırstırıcı, rezil bir felaketten kurtarmakla ilgilidir. Ancak RotSS'deki karakterlerimizin kısıtlı imkânları ve geniş olmayan hareket yelpazeleri, Dünyadan önce kendilerini kurtarmaları gerektiğini düşündürüyor. Oyundaki bölümler ve görevler gibi, karakter hareketleri de fazlasıyla kendini tekrar edici. Bölümlerde de birini diğerinden ayırt etmek pek mümkün değil. Oyun boyunca yaptığınız tek şey, kapıları açmak, önünüze geleni dövmek, düzenekleri harekete geçirmek. Oyun salonlarında tek bir jetonla yapabileceğiniz bu aksiyonları, yeni nesil konsollarda pek de fazla gelişmeden görmek üzücü. Yine de hikâyeyi düşünüp bir umutla oyuna başlıyoruz.
Tahmin edilebileceği gibi filmle paralel giden bir senaryoya sahip olan Rise of the Silver Surfer; Bay Fantastik, Görünmez Kadın, The Thing ve Human Torch ile oynamanıza imkân sağlıyor. Oyun New York, Şanghay ve dış uzay gibi yerlerde geçiyor. Ancak genel konseptleri farklı olsa da, bölüm içindeki tasarımlar pek etkileyici değil. Her yerin birbirine benzemesi, özellikle geri dönmenizi gerektiren bazı noktalarda kafanızın karışmasına neden olabiliyor. Bölüm tasarımları, karakter modellemeleri ve efektlerin yeni nesil konsollardan beklendiği kadar iyi olmadığını da belirtmekte fayda var.
süper değil, bildiğin normal insan bu ayol
Kontroller genel olarak basit olsa da, kamera açılarındaki problemler oynanışa gölge düşürüyor. Her basit beat'em up oyununda olduğu gibi iki farklı hamle tuşumuz bulunuyor. Bunlarla çeşitli combolar yapabileceğiniz gibi, bazı özel güçlerinizi de kullanmanız mümkün. Ancak bu güçler fazlasıyla sınırlı; örneğin koca The Thing'in yıkabildiği duvarlar sadece önceden -Yasak-'lenmiş birkaç taneden ibaret. Görünmez Kadın ise bu özelliğini düşmanların çoğuna karşı kullanamıyor. Bu da tek özelliği görünmezlik olan Invisible Woman'ı inanılmaz derecede kullanışsız yapıyor. Buna karşın The Thing ve Human Torch'un bazı özellikleri kendilerine biraz fazla avantaj sağlıyor. Dolayısıyla her karakteri kullanabildiğimiz oyunda çoğunlukla alev kafalı dostumuz ve onun iri yarı kaya arkadaşıyla ilerlemek daha kolayımıza geliyor.
Rise of the Silver Surfer'ın belki de tek eğlenceli yanı, karakter geliştirme sistemi. Kahramanların özel hareketlerini, oyun içinde aldığımız materyallerle güçlendirebiliyoruz. Ancak burada da bazı dengesizlikler mevcut.
Fantastic Four: Rise of the Silver için, Punisher oyunu iyi bir örnek olabilir. Çizgi romanı iyiyken filmi ortalama olan bir temanın oyunu daha da 'ortalama' oluyor. Kötü demek doğru olmaz, çünkü herhangi bir yönüyle bizi rahatsız etmiyor. Sadece, gereğinden fazla vasat bir oyun. Türe getirdiği hiçbir yenilik yok, isminin hakkını veremiyor alelade bir aksiyon oyunu olmakla yetiniyor.