Lost: Via Domus
“Herkesin bir hikâyesi vardır” derler büyüklerimiz. Her insanın, kendi içindeki çatışmaları farklı olabilir, dünyaya bakışları olabilir. Ama her insan, mutlaka çaresiz, umutsuz kaldığı, ya da aksine başarılı olduğu dönemler geçirmiştir. Her insan, öyle ya da böyle bir şekilde hayatına devam eder, ilerleyen zamanlarda ne olacağını bilmeden…
Lost dizisi, başta Avrupa olmak üzere, Türkiye dâhil birçok ülke vatandaşları tarafından sevgiyle takip edilen bir dizi hâlini aldı. Bundan dört sene önce masum bir dizi gibi yayın hayatına başlayan Lost, geçen bu süre içerisinde çok değişti ve izleyici kitlesini katlayarak artırdı. Senaryo yazarlarının keskin zekâlarının filme uygulanışı tüm izleyicileri mest etti. Ve sıra, izleyici koltuklarından kalkıp bilgisayar koltuklarına gelmeye geldi. Neden mi? Ubisoft, bu pastadan kendi dilimini koparmak için kollarını sıvadı bile.
Yaşam – Ölüm – Ada
Oyuna girdiğimizde, ilginç ama güzel tasarlanmış bir menü ile karşılaşıyoruz. Yapımcıların bu menüyü yaparkenki amaçları oyunculara daha ilk dakikadan filmi hatırlatmak olmalı ki, menüde kullanılan arka plân uçaktan parçalarla süslenmiş.
Oyuna geçmeden önce, oyunun hikâyesinden bahsetmek, ve filmle zıtlaşan noktalarını belirtmek istiyorum. Oyunda yöneteceğimiz karakter, dizide yer almıyor. Yani Jack ve diğer karakterlerden birisini yönetmiyoruz oyunda. Oyunda yöneteceğimizin karakterimizin ismi Elliot Maslow. Uçak kazasından sağ kalanlardan bir tanesiyiz. Bu noktada, diziden ayrılan bir senaryo görüyoruz. Öyle ki; oyun, karakterimizin kendi geçmişini araması üzerine kurulmuş. Kendi geçmişi üzerinden sisteme oturtulan bir hikâye duruyor karşımızda.
Bu işi yaparken, bol bol fotoğrafçılıktan yararlanacağız. Elliot Maslow, bir savaş kameramanı. Yani bu işte uzman ve hatırlamakta bu işinden yararlanacağız. Kazadan önceki sahneleri hatırlamak için, bize verilen resimleri çekmemiz gerekiyor. Animasyon olarak dağınık hâlde verilen kareyi, eskiye dönüp çekerek tamamlamak ve karakterimizin hatırına getirmemiz gerekiyor. Ki bu da oyuna oldukça eğlence katmış durumda. Hiç değilse iyi bir adventure atağı olarak sayılabilir.
Arayüz – Grafik – Ses – Animasyon
Oyunun içine geldiğimizde ise, bazı temel bilgileri kısa sürede öğrenebiliyoruz. Öncelikle dizideki karakterlerle bağlantı hâlinde olacağımızı bilmenizde fayda var. Örnek vermek gerekirse, ormanı keşfe dayalı görevlerde, sık sık John Locke ile karşılaşacağız. Oyundaki sırt çantamızda belirli bir sınıra kadar çeşitli eşyalar taşıyabiliyoruz. Bu eşyalar gerek bir meyve gerekse bir şişe su olabilir. Bu depoladığımız eşyaları, diğer karakterlerle takas yaparken kullanıyoruz. Her eşyanın kendine ait bir değeri var ve karşı taraftan alacağımız eşyaya göre değerleri eşitlemek için kullanıyoruz. Mesela mutlaka meşale veya çakmak taşımanızı öneririm. Karanlık mekânlarda burnunuzu duvara sürtüp kıvılcım yakmaya çalışmak zorunda kalmazsınız…
Oyun boyunca tamamladığınız her görevden sonra, karakterinizin yeni bir şeyler hatırlayacağını göreceksiniz. Oyun ilerlerken, *** parçalar da tamamlanıyor ve oynadığımız karakter hakkında asıl bilgilere ulaşabiliyoruz.
Oyundaki en büyük mekân, orman. Ormanı keşfe çıkmak o kadar serbest olmasa da, ormanların içinde gezmek iyi bir atmosferle zevkli hâle geliyor. Oyundaki en büyük düşmanımız orman olduğundan ve ormanda dolaşırken gerçekten dikkat etmek zorunda olduğumuzdan, yolumuzu bulmamız için oyunda küçük ipuçları bulunuyor. Herhangi bir uçak enkazı veya bir bayrak parçasının yanına gidip ipuçlarını bulabilirsiniz.
Gizem – Gizem – Gizem
Lost: Via Domus, türüne sadık kalarak küçük bulmacalar çıkartıyor oyuncuların karşısına. Karakterimizle çeşitli bilgisayarlardaki şifreleri çözerek kapıları açabiliyoruz. Veya elektrik dağıtımı tarzında bir bulmaca sistemiyle -ki bunla sık sık karşılaşıyoruz- mekanizmaları çalıştırabiliyoruz. Böylece oyunun kendi türüne saygısı ortada kalıyor ve bu da biz oyuncuları az da olsa meraklandırıyor.
Oyundaki *** parçalar yerine oturdukça, “Acaba sonunda ne var?” sorusu ağır basmaya başlıyor. Oyunculara sunuş bakımından pek başarılı olmasa da, bu hikâye olayı oyuncuları heyecanlandırıyor. Ki zaten hikâyenin sonu, gerçekten iyi kurgulanmış ve şaşırtıcı.
Ubisoft firmasının bu oyunda başardığı en büyük iki şeyden birincisi, oyunun yapım sürecindeki bölümlerin kurgulanış biçimi. Bir film oyunu olduğundan, aslında çok fazla umut bağlanmayan Via Domus'da yapımcılar, bölümleri çok iyi kurgulamışlar ve aynı güzellikle oyunculara aktarmayı başarmışlar. Oyunun ilk girişinden tırmanan heyecan ortalara kadar sürerken, senaryonun gidişatına doğru bir zaman düşüşe geçse de, oyunun sonlarına doğru tekrar tırmanıyor ve oyuncuların kalplerinin normalden daha hızlı atmasına sebep oluyor.
Game Over mı, The End mi?
Via Domus, günümüz teknolojilerini de sonuna kadar kullanıyor. Özellikle görsel açıdan grafik kurallarını çok iyi oyuna yansıtmışlar. Ubisoft firması, özellikle gölge oyunlarıyla ormanın hissiyatını oyunculara vermiş. Ayrıca sahilde geçirdiğimiz süre içerisinde o sahile âşık olmamak için kendinizi zor tutuyorsunuz. Yüz modellemeleri ise tek kelimeyle muhteşem. Dizideki karakterlerin yüzlerini oyuna çok iyi aktarmışlar. Jack başta olmak üzere diğer tüm karakterlerin yüz ifadeleri oyunda aynen bulunuyor ve bu bize kendi evimizdeyiz hissini veriyor. Oyun süresince ara videolar da oldukça kaliteli. Özellikle ilk uçağın düşüş sahnesi çok iyi olmuş. Çok iyi grafiklerle bezenmiş videoları izlerken, sanki bir an diziye devam ediyormuş hissiyatına kapılıyorsunuz.
Yapımcıların son kozu ise, bölüm başlarında, ayın dizide yapıldığı gibi önceki bölümdeki kareleri hatırlatmak. Bu koz, gerçekten çok iyi yansıtılmış oyuna ve oyuncuları (yani bizi) gülümsetmeye yetiyor.
Sonuç olarak, Lost: Via Domus, aksiyon ögeleri olarak yetersiz olsa da, çok fazla serbestliğe izin vermese de, “Film oyunları kötüdür!” düşüncesi karşısına 1-0 geride başlayarak çıksa da, toplam süresi yedi saatçik olsa da, ortalamanın üstünde bir oyun. Üzerinde yoğunlaşılarak gerçekten muhteşem bir oyun çıkartılabilir. Malzeme çok güzel, yeni fikirlere çok açık. Adventure meraklılarının hiç değilse bir kez oynayacağı, arşivlerine katacağı bir oyun. Dizi meraklıları mı? Onlar çoktan oyunu bitirdiler zaten. Değil mi? Oyunsuz kalmayın…
_________________